+90 216 358 39 58
·
info@kaslioglu.av.tr
İLETİŞİM
TR / EN

Yapay Zekadan İstifade Edilmek Suretiyle Vücuda Getirilen Eserler Üzerindeki Mali ve Manevi Hakların Sahipliği ve Bu Eserlerin NFT’ye Çevrilmesine Dair Bir İnceleme

GİRİŞ
Dijital sanat eserleri gibi yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen eserler hakkında çeşitli tartışmalar gündemde gün geçtikçe daha fazla yer almaya başlamıştır. Yapay zekadan istifade edilmek suretiyle dijital sanat eserlerin oluşturulmasına imkan tanıyan programlar ise popülerleşmektedir. Bu programlarda kullanıcılar tamamen yaratıcılıklarına ve kendi tercihlerine göre, kelime grupları yazmakta, yapay zeka ise kullanıcıların belirlediği kelimeleri temsil eden görselleri bulup birleştirerek tek bir dijital görsel haline getirmektedir.

Üstelik yapay zekadan istifade edilerek vücuda getirilen bu eserlerin ödüller dahi almaya başladığı görülmektedir. New York Times’ın aktardığına göre, yapay zekadan istifade ederek “Theâtre D’opera Spatial” adlı tabloyu vücuda getiren Jason M. Allen , bu eser ile Amerika’nın Colarado eyaletinde gerçekleşen geleneksel eyalet fuarında dijital sanat dalında yer alan ödülü kazanmıştır. Her ne kadar Jason M. Allen başvuruyu “Jason M. Allen via Midjourney” olarak yapmış ise de eserin vücuda getirilmesine yapay zekanın katkısı olması tartışmalara neden olmuştur.

Kullanıcıların, yapay zekadan istifade edilerek oluşturulan bu görselleri NFT’ye çevirerek ekonomik kazanç elde etmesi de mümkündür. Bu gelişmeler ise yapay zekadan istifade edilerek oluşturulan eserleri NFT’ye çevirme hakkına sahip olanın yapay zeka mı, yapay zekaya direktifler vererek çerçeveyi oluşturan kullanıcı mı yoksa yapay zekanın geliştiricileri mi olduğu gibi tartışmalara sebep olmuştur. Bu çalışmada ise bu soruların yanıtları ortaya koyulmaya çalışılacaktır.

Bu kapsamda çalışmanın ilk kısmında, FSEK kapsamında eser, NFT kavramı ile NFT’lerin konu olduğu ve telif haklarının tartışıldığı mahkeme kararları ve yapay zeka kavramı incelenecektir. İkinci kısımda ise FSEK anlamında yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen eserler üzerindeki mali ve manevi hakların sahipliği ile bu eserlerin NFT’ye çevrilmesi incelenecektir.

I. KAVRAMLAR
A. Türk Hukukunda Eser

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”)’nun “Tanımlar” başlıklı 1/B maddesi eseri, ““Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamda bir fikir ve sanat eserinin FSEK anlamında korunabilmesi için; sahibinin hususiyetini taşıması; sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmiş olması; ilim ve edebiyat eseri, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olması; fikri çabanın ürünü olması gerekmektedir.

Yargıtay kararlarında hususiyete ilişkin değerlendirmelerde dikkat çeken bir kavram da yaratıcılıktır. Yargıtay kararlarında geçen yaratıcılık tabiri, eser sahibine özgülenebilen kendini tanıtma yeteneği ve asgari düzeyde yaratıcılık olarak ele alınmaktadır.

Yargıtay ll. HD’nin 13.03.2007 tarihli, 2006/934 E. 2007/4555 K. sayılı ilamında “… Oysa, “hususiyet” sıradan olmamayı ve belli bir düzeyi bulunmak kaydıyla yaratıcılığı gerekli kılar” denilmektedir.

YHGK’nun, 02.04.2003 tarihli 2003/4-260 E. 2003/271 K. sayılı ilamına göre, “Bir fikir ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için baskın görüşe göre FSEK madde 1/1’de sayılan eserler içinde yer alması ( objektif koşul) ve sahibinin hususiyetini taşıması başka bir anlatımla “özgün olma” “yaratıcı özellik taşıması” ( sübjektif koşul )’un bulunması gerekmektedir”

B. Blokzincir
Blokzincir (“Blokchain”), silinemeyen ve değiştirilemeyen, yeni girişlerin ise bir önceki girişe kriptografik olarak bağlandığı veri depolama sistemini tanımlamaktadır. Blokların her biri birbirine bağlı olduğundan bir bloktaki değişiklik diğerlerini de etkiler ve değişiklikler tüm zinciri etkiler ve değiştirir. Her bir blokun kendine özgü “hash” denilen bir kodu vardır ve aynı zamanda her bir blok, kendinden önceki blokun kodunu da taşır. Blokzincir ağlarının temel işlevi, karşılıklı güvensizlik temelinde ortak bir güven oluşturmaktadır. Herkesin katılımına izin veren açık kaynaklı bir yazılımdan oluşur ve merkezi olmayan temeller üzerine kuruludur.

Blokzincir teknolojisinin asıl yeniliği sadece bir veri tabanı oluşturmaktan ziyade, işlemler için işlemin kendisine bağlanmış kurallar belirleyebilmesidir. Bu özelliğiyle blokzincir teknolojisi, kuralları işlem özelinde değil tüm veri tabanı ya da uygulama genelinde koyabilen geleneksel veri tabanlarıyla zıt düşmektedir.

Hali hazırda yapılan işlemler blokzincire işlenmektedir, ileride yapılacak olan işlemler de, blokzincire işlenecektir. Bitcoin’le beraber ortaya çıkan, farklı kullanım alanları da olan blokzincir metodu, merkezi olmayan bir ağ yapısındaki uç bilgisayarlarda, birbirinden bağımsız olarak saklandığından, herhangi bir merkezi hatadan kaynaklanacak problemlere karşı dirençlidir.

2008 yılında yazılan “Bitcoin: Uçtan Uca Elektronik Ödeme Sistemi” isimli makaleyle dünyaya duyurulmuştur. Satoshi’nin getirdiği yenilik, dağıtık işlemci güçlerini kullanarak her 10 dakikada bir transfer işlemlerini onaylayan bir mekanizmayla, çifte harcamayı engellemiş olmasıdır. Satoshi Nakamoto, güvensiz ve potansiyel olarak hileli, dağıtık bir işlemci ağında, bilgi paylaşımının nasıl olacağı problemi olarak bilinen “Bizans Generalleri” problemine, merkezi bir otorite kullanmadan, “iş ispatı” kavramıyla yeni bir çözüm önermiştir.

Blokzincir tabanlı sistemlerin kullanıldığı birçok uygulama olsa da bu uygulamaların ilki hem ilk hem de en popüler kripto para olan “Bitcoin”dir.

Bir diğer blokzincir tabanlı uygulama olan NFT (“Non Fungible Token”) de blokzincirinde kayıtlı bir nevi dijital sertifika olarak düşünülebilecektir.

C. Yapay Zeka
Yapay zekanın genel geçer olarak kabul edilmiş bir tanımı bulunmamaktadır. Ancak “Yapay zeka” kavramı ilk kez 1955 yılında bilgisayar bilimci John McCarthy tarafından, “zekaya sahip makinelerin bilimi ve mühendisliği” olarak tanımlanmıştır.

Yapay zekaya ilişkin başka bir tanımlama ise, “dijital bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrollü bir robotun, genellikle zekaya sahip varlıklarla ilişkilendirilen görevleri yerine getirme yeteneği”dir.

2020 yılında çıkarılan “Avrupa Komisyonu Yapay Zeka Hakkında Beyaz Kitap”ta (EC White Paper in Artificial Intelligence) “verileri, algoritmaları ve bilgi işlem gücünü birleştiren teknolojiler topluluğu” şeklinde genel bir yapay zeka tanımı getirilmiştir. Beyaz Kitap’ta ayrıca, yapay zekaya dayalı ürünlerin davranışlarının büyük ölçüde geliştiricileri tarafından tanımlandığı ve sınırlandığı da belirtilmiştir.

Yapay zeka, bir bilgisayarın, bir cep telefonunun ya da bir robotun içinde yüklenmiş olarak bulunabilmektedir. Yapay zekanın kullanım alanları ise oldukça çeşitlidir. Yapay zeka, sanat, sanayi, sağlık gibi birçok sektörde çeşitli amaçlara hizmet edecek şekilde kullanılmaktadır.

D. NFT
1. Tanım
NFT, “Non-Fungible Token”, Türkçe’ye “Değiştirilemez/ Gayri misli Jeton/Token” olarak çevrilmektedir. NFT’ler En kısa tanımıyla başka bir eşi daha bulunmayan dijital varlıklardır. Koleksiyoner ürünlerinden sanal ayakkabılara, sanal oyun içeriklerinden dijital mülklere, eşsiz olan birçok dijital varlığı temsil etmektedir. NFT’ler blokzincir teknolojisi kullanılarak, büyük çoğunlukla Ethereum token standartlarıyla üretilmektedir. Ancak kripto para birimlerinin aksine Ethereum’un ERC-20 standardında değil, ERC-721 ve ERC-1155
standartlarında işlem görmektedirler.

Nisan 2022’de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığınca Non-Fungible Token karşılığı olarak Türk Dil Kurumu ile de ortak çalışma yapılarak Nitelikli Fikri Tapu teriminin uygun bulunduğu açıklanmıştır. Ancak baş harflerinin aynı olması dışında, bulunan terimin Non-Fungible Token terimini kavramsal olarak karşılamaktan uzak olduğunu not etmek isteriz.

NFT mevcut kripto para birimlerinin blokzincirine bağlıdır ve kripto para birimlerinin blokzincirine kayıtlı bir nevi dijital sertifika olarak düşünülebilmektedir. NFT’lerin esas özelliği ve Türkçe’ye gayri misli olarak çevrilmesinin nedeni, eşsiz olmalarıdır. NFT’leri insanların gözünde değerli kılan ise bu eşsizliktir. Kayıtlı oldukları blokzincir ağı sayesinde NFT’lerin bölünmesi, silinmesi veya değiştirilmesi, dolayısıyla taklit edilmesi mümkün değildir.

Blokzincir tabanlı sistemin kullanılmasının bir diğer sonucu ise, NFT eserin sahibinin, eseri dijital olarak imzalayabilmesidir. Bu dijital imza aynı zamanda eserlerin “otantik” olduğuna dair bir belge niteliğindendir. Yine blokzincir sayesinde NFT eserin sahibi kolayca ve doğrudan tespit edilebilmektedir.

Bir tablonun, heykelin, kitabın, video görüntüsünün, sesin, tweetin, sanal ayakkabının, fotoğrafın NFT’ye dönüştürülmesi mümkündür.

2. NFT’lerin Konu Olduğu Mahkeme Kararlarından Örnekler
a. (Türkiye) İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/4 E. Sayılı dosya: Emrah Karaca – Yiğit Mohaç Yücel (2022)
Dosyada her ne kadar henüz dilekçeler teatisi devam ediyorsa da, verilen ihtiyati tedbir kararı sebebiyle Türkiye’de NFT’lerin mahkemenin kararına konu olduğu ilk karar olması bakımından önem taşımaktadır. Özetle; Sanatçı Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca tarafından Yiğit Mohaç Yücel’in NFT satış platformu “Open Sea”den Cem Karaca’nın portresinin hukuka aykırı şekilde NFT formunda kullamldığınm tespiti ve söz konusu kullanımın kaldırılması anlamında ihtiyati tedbir talepli ikame edilen maddi ve manevi tazminat talepli bir davadır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile murisin (Cem Karaca’nın) dış görünüşünün ticari amaç ile kullanımının FSEK m. 86 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m. 24 anlamında hukuka aykırılık teşkil ettiği kanaatine ulaşılmıştır. Mahkeme ise alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, bahsi geçen kullanımların kaldırılması ve kararın icrası için Erişim Sağlayıcıları Birliği kanalı ile erişimin engellenmesi anlamında ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Bu karar, Türkiye’de NFT ile ilgili ilk mahkeme kararı olmasının yanı sıra, NFT’lerin ihtiyati tedbire konu olabileceğini de göstermiştir.

b. (Çin) Hangzhou İnternet Mahkemesi: Qice – Big Verse
Çin’de NFT konusunda ilk dava olması bakımından önemli olan davada, “Fat Tiger” isimli dijital görsel serisinin uluslararası ve münhasır lisansına sahip olan bir NFT platformu olan Qice, bahsi geçen seriden bir görselin başka bir NFT plaformu olan Bigverse’de yer aldığını fark ederek, lisans haklarının internet üzerinden ihlal edildiği iddiası ile davayı açmıştır. Hangzhou İnternet Mahkemesi ise, NFT’nin içeriğinde dijital eserin çoğaltılması, satılması ve yayma haklarının bulunduğunu ve bunların da telif hakkı ile mülkiyet haklarından kaynaklandığını, NFT’nin satın alınmasının telif hakkının eserin orijinal sahibine ait olduğunu
değiştirmeyeceğini belirterek davacının yayma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

c. (ABD-New York) Manhattan Federal Mahkemesi: Roc-A-Fella Records, Inc. -Dash
Müzisyen Damon Dash’in, hakları müzik şirketi Roc-A-Fella Records’a ait olan müzisyen Jay-Z’nin ilk albümünü NFT’ye çevirerek satmak istediğini öğrenen Roc-A-Fella Records, eski ortakları olan Damon Dash aleyhine telif haklarının ihlal edildiği iddiasıyla dava açmıştır. Taraflar her ne kadar anlaşarak uyuşmazlığı sonlandırmışlarsa da, mahkeme, albüme ilişkin tüm hakların müzik şirketine ait olduğunu ve onun mülkiyeti altında olduğunu, müzik şirketi tarafından açıkça yetki verilmedikçe albümün NFT’ye çevrilemeyeceğini, dolayısıyla albümü NFT’ye çevirme hakkı olan kişinin aynı zamanda eser üzerindeki mali haklara sahip kişi olduğunu ortaya koymuştur.

II. YAPAY ZEKÂ TARAFINDAN VÜCUDA GETİRİLEN ESERLERİN NFT’ye ÇEVRİLMESİ
NFT pazaryerlerinde kişilere ait eserlerin yanı sıra, yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen eserler de yer almaya başlamıştır. Yapay zeka ise bu eserleri kişilerin özgürce seçtiği kelimeler veya cümlelerin temsil ettiği görselleri bulmakta ve bu görselleri farklı şekillerde birleştirerek tek bir görsel ortaya koymaktadır. Bununla beraber, ikinci bir seçenek de mevcuttur. Kişiler tercih ederler ise yapay zekanın düzenleme yapmasını istedikleri kendi görsellerini de sisteme yükleyebilmektedir. Ancak bu incelemedeki tartışmalar esas olarak, kullanıcıların yükledikleri görseller üzerinden vücuda getirilen eserlere değil, kullanıcıların yapay zekaya yazdıkları komutlar çerçevesinde yapay zekanın komutları temsil eder görselleri birleştirmesi ile vücuda getirilen eserlere dayanmaktadır.

A. Bu Eserlerin Niteliğinin FSEK Kapsamında Belirlenmesi
Eserlerin niteliğinin belirlenmesi noktasında tartışma iki görüşe dayandırılabilir. Bir görüşe göre bu eserlerin, yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilmiş olması ve FSEK anlamında yalnızca kişiler, eser üzerindeki mali ve manevi hakların sahibi olarak kabul edildiğinden, bu dijital eserlerin FSEK anlamında eser olarak korunmayacağı ortaya koyulabilir. İkinci görüş ise, bahsi geçen dijital eserleri vücuda getiren tek başına yapay zeka olmadığından, süreçte yalnızca yapay zekadan istifade edildiğinden ve eserin oluşum sürecinde yapay zeka ile birlikte iki aktör daha bulunduğu, bu aktörlerin ise kullanıcılar ve yapay zekann geliştiricileri olduğundan ve bu diğer iki aktör “kişi” olduğundan, FSEK anlamında bu kişilerin eserden kaynaklanan mali ve manevi haklara sahip olduğuna dayanabilecektir. Biz ise aşağıda detaylandırılacak gerekçeler ile yapay zekadan yalnızca istifade edildiği görüşünü benimseyerek, yapay zeka ile diğer iki aktör tarafından vücuda getirilen eserlerin FSEK anlamında eser korumasından yararlanabilmesi için gereken unsurları inceleyeceğiz.

1. Dijital Eser, Sahibinin Hususiyetini Taşımaktadır
Öncelikli olarak FSEK kapsamında eserlerin mali ve manevi haklarının kime ait olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Yapay zekanın, eserin mali ve manevi haklarına sahip olup olmayacağı noktasında ise bu hakların yalnızca kişilerin sahip olabileceği haklar niteliğinde olup olmadığı incelenmelidir.

Hayvanların telif hakkının bulunup bulunmadığının tartışıldığı Amerika Birleşik Devletleri Temyiz Mahkemesince verilmiş 2018 tarihli Naruto / PETA v. Slater kararında, telif hakkına yalnızca kişilerin sahip olduğu ortaya koyulmuştur.

Bahsi geçen davada, fotoğrafçı David Slater maymunların fotoğraflarını çekmek üzere gittiği Endonezya ormanında tripodunu ve üzerinde fotoğraf makinesini bırakıp oradan uzaklaştığında bir maymun, davacı “Naruto” olarak anılmaktadır, kameradan kendi fotoğrafını çekmiş ve fotoğrafçı David Slater ise maymunun kendisini çektiği bu fotoğrafı internette paylaşmıştır. Bunun üzerine, PETA (Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler Örgütü), 2015 yılında fotoğrafçı aleyhine bir dava açarak ve maymunun telif haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Temyiz mahkemesi, hayvanların telif hakkı ihlal iddiasında bulunabilmeleri için Telif Hakkı Yasasında açıkça hayvanların telif hakkına sahip olabileceğinin belirtilmiş olması ve her ne kadar hayvanların anayasal bir konumu olsa da telif hakkı ihlali iddiasında bulunabilmeleri için yasal bir zemin bulunmadığını belirterek yerel mahkemenin red kararının onanmasına karar vermiştir.

Bu kararın kişi ve hayvan ayrımına dayanarak bir karar vermesinden yola çıkılarak, FSEK incelendiğinde, “Tanımlar” başlıklı 1/B maddesinin b bendinde “eser hakkı sahibi”nin “eseri meydana getiren kişi” olarak tanımlandığı görülmektedir. Dolayısıyla eser hakkı sahibi FSEK’te açıkça “kişi” olarak belirtildiğinden yapay zekanın FSEK’ten doğan mali ve manevi hakların sahibi olmayacağı ve FSEK anlamında hak sahibi alamayacağı ortadadır.

Gerçekten de, 2022 yılında ABD Telif Hakları Ofisi de, Stephan Thaler her ne kadar “A Recent Entrance to Paradise” (Cennete Açılan Yakın Zamanlı Bir Giriş) isimli eserine ilişkin başvurusunda, , eser’in “”bir makinede yer alan bilgisayar algoritması tarafından bağımsız şekilde yaratıldığını'” ve kendisinin “”bilgisayar tarafından yaratılan bu eseri Yaratıcılık Makinesi’nin maliki sıfatıyla ve ivaz karşılığı/sipariş üzerine yaratılan eser olarak [work-for-hire] tescil ettirmeyi amaçladığını”” belirtmişse de başvurunun reddine karar vermiştir. Thaler, başvurusunun reddine karar veren Ofis’in kararının yeniden incelenmesini talep etmiştir. Thaler’ın iddialarını yeniden değerlendiren Ofis, Eser’in “”eser üzerinde telif hakkı talep edilebilmesi için aranan ve eser sahibinin bir insan olması gerektiğine ilişkin kriteri sağlamadığı”” sonucuna bir kez daha varmıştır; nitekim Thaler, “”insan bir eser sahibi tarafından esere yeterli yaratıcı katkı ya da müdahale sağlandığına ilişkin hiçbir kanıt sunamamıştır.” Thaler kararın yeniden incelenmesi için ikinci kez talepte bulunmuştur. Kurul’a göre, Ofis, “”eser sahibi bir insana ait herhangi bir yaratıcı katkı veya müdahale olmadan” işleyen “bir makine veya sadece mekanik süreç tarafından üretilen”” eserleri tescil etmeyecektir çünkü mevzuat uyarınca “”eser, bir insan tarafından yaratılmalıdır”l1’7 Böylece Thaler’in yapay zekanın hak sahibi olarak tanınmasına ilişkin çabası olumsuz sonuçlanmıştır.

Steven Thaler kararına ek olarak, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Fiest Publications v Rural Telephone Service Company Inc. 499 U.S. 340 (1991) ve Naruto v. Slater, No. 16­ 15469 (9th Cir. 2018) ve Avustralya’daki Acohs Pty Ltd v. Ucorp Pty Ltd davalarında da, sadece insanların eser sahibi olabileceği ortaya koyulmuştur. Ek olarak Japonya ve Almanya’da da benzer hukuk kuralları mevcuttur.

ABD Telif Haklar Ofisi’nin Steven Thaler’in başvurusuna ilişkin verdiği kararda Thaler’in esere, insan tarafından yaratıcı bir katkı veya müdahale sağlandığına ilişkin kanıt sunulmadığından bahsetmiştir. Ancak, incelememize konu yapay zekadan istifade edilerek eser vücuda getirilmesine imkan sağlayan sistemlerde, yapay zekayı yönlendiren, uygulamaya üye olan ve sonrasında uygulamayı kullanan gerçek kişiler mevcuttur. Bu kişiler, yapay zekaya birleştireceği görsellere konu nesneleri/olayları/ kişileri belirtmektedir. Yapay zeka ise kendisine belirtilen kelimeleri temsil eden görselleri birleştirerek tek bir eser vücuda getirilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla yapay zeka, kişilerin yönlendirmesi ile harekete geçmekte ve bu yönlendirme çerçevesinde görselleri birleştirmektedir.

Modern okula dahil hukukçular, yapay zeka tarafından meydana getirilen fikri ürünler üzerinde gerekli düzenlemeleri yapan gerçek kişilere eser veya hak sahipliği verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Dan Rosen, “programcı”mn eser sahibi olduğunu not etmektedir. Programcı, algoritmayı yazmakta; modelleri seçerken ve parametreleri belirlerken yaratıcı tercihlerini ortaya koymakta; verileri seçip tasnif etmekte; işletime başladıktan sonra algoritmayı gözlemleyerek uyarlamak için gerekli olan ilave aşamaları tekrar tekrar kontrol etmektedir.

Yapay zekadan istifade edilerek vücuda getirilen eserler, kullanıcıların çerçeve niteliğindeki metinlerinin, cümlelerinin ve kelimelerin yansımasıdır. Kullanıcıların metinleri parçalardan oluşmakta ve bu parçalar ise tamamen kullanıcıların yaratıcılığından ve hayal gücünden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu metinler kapsamında yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen eserler, rastgele seçilmiş ve birleştirilmiş kelimelerden değil, kullanıcıların sınırsız seçim özgürlükleri kapsamında belirledikleri, özgün kelimelerden oluşmaktadır. Kullanıcıların seçim özgürlüğü bu denli sınırsız olmasaydı ve yapay zekadan istifade edilmek suretiyle meydana getirilebilecek eserler sınırlı olsaydı artık eserden söz etmek dahi mümkün olmazdı. Zira seçeneklerin makine tarafından belirlendiği ve makineyi kullanan herkesin aynı sonucu alabileceği durumlarda eserden söz edilemezdi. 23 Dolayısıyla bahsi geçen eserler her ne kadar yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilse de, kullanıcılar tarafından belirlenmiş özgün metinlerin yansıması olup, sahibinin, yani yapay zekayı yönlendiren kullanıcıların hususiyetini taşımaktadır.

2. Sahibinin Hususiyetini Yansıtacak Düzeyde Şekillenmiştir
Yapay zeka, kullamcılarm yönlendirmeleri kapsamında birleştirdiği kelimeleri tek bir görsel olarak vücuda getirmektedir. Bu görseller ise yukarıda detaylıca incelendiği üzere, yapay zekanın rastgele birleştirdiği görsellerden değil, kullamcınm seçtiği kelimeleri temsil eden görsellerden oluştuğundan, neticede ortaya tek bir görsel çıktığından ve görsel açıkça duyu organları ile algılanabildiğinden bahsi geçen eserler, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmektedir.

3. FSEK’de Öngörülen Eser Türlerinden Birine Dahildir
Bahsi geçen eserlerin şimdilik yalnızca dijital görseller olarak vücuda getirildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, bahsi geçen eserler, FSEK m. 4’te yer alan güzel sanat eserleri türüne dahil olarak değerlendirilmelidir.

4. Fikri Çabanın Ürünüdür
Yukarıda detaylıca incelendiği üzere, bahsi geçen eserler yapay zekanın kendiliğinden vücuda getirdiği eserler olmayıp, kullanıcıların fikri üretimde bulunarak, yaratıcılıklarını kullanarak belirledikleri metinler üzerinden oluşturulmaktadır. Söz konusu eserlere kişilerin müdahalesi olduğu açıkça ortadadır. Bu nedenle bahsi geçen ürünler, yapay zekaya komutlar veren kişiler ile en başta yapay zekayı geliştiren kişilerin fikri çabasının ürünüdür.

B. Bu Eserlerin FSEK’ten Kaynaklanan Mali ve Manevi Haklarının Sahipliği
FSEK m. 13’te fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi haklarının sahipliğinin FSEK dairesinde himaye göreceği belirtilmiştir. FSEK m. 8/ 1’de ise bir eserin sahibi onu meydana getiren olarak tanımlanmıştır. Bununla beraber, FSEK m. 10’da ise birden fazla kimsenin iştirakimle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir, denmektedir.

Yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen dijital eserler ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinden, birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen bir eser olduğu düşünülebilecektir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere, FSEK anlamında yalnızca kişiler hak sahibi olabilmektedir. Bu anlamda, yapay zekanın kişi olmaması nedeniyle FSEK’ten kaynaklanan mali ve manevi hakların sahibi olamayacağı ortadadır.

ABD Hukuku açısından değerlendirme yapan Pamela Samuelson’a göre, yapay zekadan istifade edilerek vücuda getirilen eserlerde, eser sahibi “programın kullanıcısı olması gerekmektedir. 24Caen A. Dennis ise tasarım alanındaki yapay zeka destekli yaratımlarda, “yapay zeka cihazını satın alan” kullanıcıların yani moda evleri ve bağımsız tasarımcıların eser sahibi olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu görüşe göre yapay zeka, kullanıcılar tarafından eserler meydana getirilirken istifade edilen aletler olarak kabul edilmektedir.

Yapay zeka ile kullanıcıların yanında bir de yapay zekanın geliştiricileri, yani üçüncü bir aktör daha bulunmaktadır. Sistemdeki üçüncü aktör ise gerçek veya tüzel kişi olacağından, bu eserlerin mali ve manevi hakları bakımından FSEK m. 10 anlamında kullanıcılar ile birlik oluşturabilecektir.

C. Bu Görsellerin NFT’ye Çevrilmesi
NFT üzerinde sahip olunan mülkiyet hakkı, dijital sanat eseri üzerindeki mülkiyet hakkının da zilyede ait olduğunu ortaya koymamaktadır. NFT üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmak yalnızca sanat eserini işaret eden, blokzincire bağlı kodun mülkiyetine sahip olmayı ifade etmektedir.

Yukarıda incelenen mahkeme kararları ile de ortaya koyulduğu üzere, bir eserin NFTye çevrilmesi için eserin mali ve manevi haklarına sahip olunması gerekmektedir. Her ne kadar, FSEK’te NFTler ile ilgili bir düzenleme bulunmasa da, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Cem Karaca’nın portresinin NFT’ye çevrildiği uyuşmazlıkta, Cem Karaca’nın varisinin izinsiz kullanım talepleri doğrultusunda tespit ve tedbir talebinin kabulüne karar vermiştir.

Yapay zeka, yapay zekanın geliştiricileri ve kullanıcılardan oluşan üçlü aktörlerin bir arada vücuda getirdiği eserler bakımından ise, yukarıda incelendiği üzere, her ne kadar son aşamada kullanıcıların belirttiği çerçeve metinler kapsamında eseri son haline getiren yapay zeka ise de, eserden kaynaklanan mali ve manevi hakların kullanıcılar ile yapay zekanın geliştiricilerine ait olduğu sonucuna varılmıştır. Mali hakların kullanımı ise iki aktör arasındaki kullanım sözleşmesine ve içerik politikalarına göre belirlenecektir. Kullanım sözleşmeleri ve politikalar incelendiğinde, genel olarak, dijital eserlerin sahibinin yapay zekanın geliştiricileri/kullanıcılara yapay zekayı kullanma imkanı sunan internet sitelerinin sahipleri olduğu, ancak
kullanıcılara dijital eserlerin çoğaltma ve temsil hakkının münhasıran tanındığı, ancak manevi hakların geliştiricilere ait olduğunun öngörüldüğü görülmektedir. Ayrıca geliştiriciler, dijital eserlerin kendileri tarafından satılmayacağına ve herhangi bir telif hakkı iddiasında bulunmayacaklarına dair taahhüt vermektedir. Dolayısıyla, telif hakkı ile ilgili konuların sözleşmeler ile çözümlenmeye çalıştığı görülmektedir.

Sözleşmeler hukuku bir kenara bırakıldığında, bahsi geçen dijital eserleri NFTye çevirme hakkının da kişi olmaları nedeniyle eserden kaynaklanan mali ve manevi haklara sahip olan yapay zekanın geliştiricisi olan kişiler ile yapay zekaya direktifler vererek çerçeveyi oluşturan kullanıcılarda olduğu kabul edilmelidir.

SONUÇ
Her ne kadar NFT’leri konu alan ve NFT’lerin niteliğinin tartışıldığı nihai karar niteliğinde, ülkemizde istinaf ve temyiz aşamaları da geçilerek veya bu kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmasa da, bir eserin NFT’ye çevrilmesi için kişinin FSEK anlamında mali ve manevi hakların sahibi olması gerektiği anlaşılmaktadır. Yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilen eserler bakımından ise, yapay zeka, eserin vücuda gelmesinde tek aktör değildir. Dijital eserin vücuda gelmesinde etkili olan üç aktör bulunmakta ve yapay zeka dışındaki aktörlerin, kişi olmaları nedeniyle FSEK anlamında
mali ve manevi haklara sahip olduklarının kabulü uygun görülmektedir.

Sonuç olarak, yapay zekadan istifade edilmek suretiyle vücuda getirilmiş olan dijital eserler üzerindeki mali ve manevi hakların sahibi yapay zekanın geliştiricisi olan kişiler ile yapay zekaya verdiği direktifler ile eserin çerçevesini hazırlayan kullanıcılar olduğu kanaatindeyiz. Bu dijital eserlerin hukuka uygun şekilde NFT’ye çevrilmesi ise FSEK anlamında hak sahibi olan kişiler veya bu kişiler tarafından yetkilendirilmiş kişilerce mümkün olacaktır.

KAYNAKÇA
Altınok, Arda, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT-Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, no. 161, 2022, s. 253-275.
Bitlo, NFT Nedir?, Erişim adresi ve tarihi: https://www.bitlo.com/rehber/nft-nedir Eylül 2022. Bozkurt Yüksel, D. A. E. Yapay Zekânın Buluşlarının Patentlenmesi. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 11. Sayı, (2018). s. 585-622.
Cale, Ryan, Artificial Intelligence Policy: A Primer and Roadmap, UCLR, 51, 2017, 404.
Cepeland, B. Jack, Artificial Intelligence, 2022, Erişim adresi ve tarihi: https://www.britannica.com/technology/artificial-intelligence Eylül 2022.
Çarkacıoğlu, Abdurrahman, Kripto-Para Bitcoin, Araştırma Raporu, Sermaye Piyasası Kurulu Araştırma Dairesi, Aralık, 2016, s. 15-42.
Dennis, Caen A., AI Generated Fashion Designs: Who or What Owns the Goods?, Fordham Intellectual Property, Media and Entertainment Law Journal, 30(2), 2020, 593-644.
Ellison, Steven, “Who Owns DALL-E Images?”, FindLaw, 2022, Erişim Adresi: https://www.findlaw.com/legalblogs/legally-weird/who-owns-dall-e-images/
European Commission: White Paper On Artificial Intelligence-A European approach to excellence and trust. COM, 2020 65 final, 19 February 2020.
Exmundo, Jex, The Next Big Thing In NFTs? Artificial Intelligene, nftnow, 2022, Erişim Adresi: https://nftnow.com/art/the-next-big-thing-in-nfts-artificial-intelligence/
Guadamuz, Andres, Dall-E Goes Commercial, But What About Copyright?, TechnoLlama, 2022, Erişim Adresi ve Tarihi: https://www.technollama.co.uk/dall%C2%B7e-goes-commercial-but-what-about-copyright Eylül 2022.
Güner Sunay, Mine, Makinelerin Hak Sahipliği Mücadelesi Devam Ediyor: ABD Telif Hakları Ofisi, Yapay Zeka Yaratımını Eser Olarak Kabul Etmemekteki İstirarını Sürdürdü – “Steven Thaler-A Recent Entrance To Paradise” Kararı, IPR Gezgini, 2022,Erişim Adresi ve tarihi: https://iprgezgini.0rg/tag/vapav-zeka-eser-sahipligi/# ftnref3, Eylül 2022.
Hedirck, Samantha Fink, I ‘Think’, Therefore I Create: Claiming Copyright in the Outputs of Algorithms, NYU Journal of Intellectual Property & Entertainment Law, Volume 8, No. 2, 2019, s. 341.
Manning, Christopher, Artifical Intelligence Definitions, 2020, Erişim Adresi ve Tarihi: https://hai.stanford.edu/sites/default/files/2020-09/AI-Definitions-HAI.pdf , Eylül 2022
Naruto v. Slater Davası, No. 16-15469 (9th Cir. 2018) https://law.justia.com/cases/federal/appellate-courts/ca9/16-15469/16-15469-2018-04-23.html
Roc-A-Fella Records, Inc. v. Dash, No. 1:2021cv05411 – Document 86 (S.D.N.Y. 2022) – https://law.justia.com/cases/federal/district-courts/new-vork/nvsdce/1:2021cv05411/562168/86/
Rosati, Eleonora, “Breaking: 9th Circuit Rules That Naruto Has No Standing Under US Copyright Act”, The IPKat, 2018, Erişim Adresi: https://ipkitten.blogspot.com/2018/04/breaking-9th-circuit-rules-that-naruto.html
Rosen Dan, A Common Law fort the Ages of Intellectual Property, University of Miami Law Review, 38(5), 1984, ss 769-828, s. 804.
Samuelson, Pamela, Allocating Ownership Rights in Computer-Generated Works, University of Pittsburg Law Review, 47, 1985-86, 1208-1209.
Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Dördüncü Bası, İstanbul, 2005, s. 97.
Üzer, Betül, Sanal Para Birimleri, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Ödeme Sistemleri Genel Müdürlüğü, Ankara, Eylül 2017, s. 24, 25.
Werbach, Kevin, Blokzinciri ve Yeni Güven Mimarisi, İstanbul, 2021, s. 20-28.
Xia, Summer, Vaccination Of A Tiger: First NFT Litigation In China, 2022, Erişim Adresi: https://www.mondaq.com/Article/1194028
Yavuz, Levent / Alıca, Türkay / Merdivan, Fethi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, Ankara 2013.
Yıldırım Köse, Mutlu / Yıldız, Havva, Gelişen Teknoloji İle Yapay Zekanın Fikri Mülkiyet Haklarına Etkisi, Türkonfed, Erişim Adresi ve Tarihi: https://turkonfed.org/tr/detail/2307/gelisen-teknoloji-ile-yapay-zekanin-fikri-mulkiyet-haklarina-etkisi , Eylül 2022
Yılmaztekin, Hasan Kadir, Yapay Zekanın Eser Sahipliği, 1. Bası, Ankara, 2021, s. 52-232.
Zhang, Justina, The First NFT Legal Case In China, 2022, Erişim Adresi: http://blog.galalaw.com/post/102ho6c/the-first-nft-legal-case-in-china

11.1.2023

Diğerleri