Rekabet Kurumu’nun (“Kurum”) uzun bir süredir beklenen İş Gücü Piyasalarındaki Rekabet İhlallerine Yönelik Kılavuzu (“İş Gücü Kılavuzu“ veya ”Kılavuz“) 03.12.2024 tarihinde Kurum’un internet sitesinde yayınlanmıştır.
Kılavuz’un Kapsamına Genel Bakış
Ücret Tespiti ve Çalışan Ayartmama Anlaşmaları
Kılavuz’un ana odağını 4054 sayılı Kanun’un “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” başlıklı 4. maddesinin uygulamasına yönelik değerlendirmeler oluşturmaktadır.
Bunlarla sınırlı olmadığının altı çizilmekle birlikte Kılavuz’da iş gücü piyasalarında teşebbüsler arası rekabeti kısıtlayıcı anlaşma türleri bakımından ekseriyetle iki temel ihlal türü ile karşılaşılmakta olduğu ifade edilmektedir: (i) ücret tespiti anlaşmaları, (ii) çalışan ayartmama anlaşmaları.
- Ücret tespiti anlaşmaları, teşebbüslerin çalışanların iş seçimlerine ya da genel iş gücü hareketliliğine etkisi açık olan her türden çalışma koşullarını (örneğin: ücret, zam oranları, çalışma süreleri, yan haklar, tazminatlar, izin hakları, rekabet etmeme yükümlülükleri) doğrudan veya dolaylı olarak birlikte belirledikleri anlaşmalar olarak tanımlanabilecektir. Kılavuz’da ücret tespiti anlaşmalarının, fiyat tespiti anlaşmalarının bir görünümü olduğuna işaret edilerek, “kartel” ve amaç bakımından ihlal olarak değerlendirilmekte olduğu belirtilmektedir.
- Çalışan ayartmama anlaşmaları, bir teşebbüsün bir başka teşebbüsün mevcut veya eski çalışanlarına iş teklif etmemesine, bu çalışanları diğer teşebbüsün onayı olmaksızın veya her halükarda işe almamasına ilişkin olarak doğrudan veya dolaylı şekilde yapılan anlaşmalar olarak tanımlanabilecektir. Kılavuz’da çalışan ayartmama anlaşmalarının, teşebbüsler arası sağlayıcı/müşteri paylaşımı anlaşmalarıyla aynı çerçevede, “kartel” ve amaç bakımından ihlal olarak değerlendirilmekte olduğu ifade edilmektedir.
Ayrıca, her iki rekabeti kısıtlayıcı anlaşma türü bakımından da üçüncü bir tarafın anlaşmaya aracılık etmesi veya anlaşmanın yapılmasını kolaylaştırması durumunda, somut olayın özelliklerine bağlı olarak ihlalin tarafı olarak kabul edilebileceği not edilmektedir.
Kılavuz’da benimsenen yaklaşım doğrultusunda, Kurul tarafından yukarıdaki kapsamda bir ihlalin tespit edilmesi halinde teşebbüse uygulanacak temel para cezası hesaplanırken teşebbüsün yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde ikisi ile yüzde dördü arasında bir oran esas alınacaktır. Ek olarak, Kurum tarafından hakkında bu çerçevede inceleme yürütülen teşebbüslerin taahhüt sürecine başvuruda bulunması da mümkün görünmemektedir.
Bilgi Değişimi
Teşebbüsler arasında rekabete duyarlı bilgi değişimleri 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Kılavuz’da çalışanların; iş seçimleri ile genel iş gücü hareketliliğine etkisi açık zam oranları, çalışma süreleri, yan haklar, tazminatlar ve izin hakları gibi çalışma koşullarına ilişkin bilgilerin rekabete duyarlı bilgi olarak kabul edilebileceği ifade edilmektedir.
Ek olarak, Kılavuz’un yayınlandığı duyuruda Kurum tarafından Taslak Kılavuz’a yönelik üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, teşebbüsler, teşebbüs birlikleri, hukuk büroları, avukatlar ve serbest meslek sahipleri tarafından iletilen görüşlerin dikkatle incelenmiş olduğu notu düşülmüştür. Taslak Kılavuz ile karşılaştırıldığında en somut değişikliğin “Bilgi Değişimi” konu başlığında olduğu görülmektedir. İlgili bölümde teşebbüsler arası bilgi değişiminin başta bağımsız pazar araştırma kuruluşları olmak üzere üçüncü taraflar aracılığıyla da gerçekleşebileceği hususunun altı çizilerek, bu tür raporlamaların aşağıdaki beş kümülatif koşulu sağlamaları halinde rekabeti sınırlayıcı etki doğurmayacaklarının kabul edileceği ifade edilmektedir:
- Bilgi değişimi bağımsız bir üçüncü tarafça yürütülmelidir
- Veri kaynağının veya bireysel veri içeriğinin anlaşılması mümkün olmamalıdır
- Bilgi değişimine konu bilgiler en az üç ay öncesine ilişkin olmalıdır
- Bilgiler en az on katılımcının verisini içermelidir
- Hiçbir katılımcının verisi toplam veri içerisinde %25’ten fazla ağırlığa sahip olmamalıdır
Yan Sınırlamalar
Kılavuz kapsamında teşebbüsler arasında yapılan amacı ya da etkisi itibarıyla rekabete aykırı olmayan asıl anlaşmalara ilişkin iş gücüne yönelik kısıtlamaların yan sınırlama olup olmadığı değerlendirilirken üç aşamalı bir inceleme gerçekleştirilmektedir: (i) doğrudan ilgililik, (ii) gereklilik ve (iii) orantılılık.
- Doğrudan ilgililik koşulu, kısıtlamanın asıl anlaşmadan ayrılmaz bir nitelik taşımasını ve bu anlaşmanın uygulanmasına tabi kılınmış olmasını ifade etmektedir.
- Gereklilik koşulu, taraflar arasındaki asıl anlaşmanın uygulanabilmesi veya sürdürülebilmesi için bir sınırlamanın varlığının zorunlu olmasını ifade etmektedir. Söz konusu “zorunlu olma” unsurunun tespitinde tarafların öznel değerlendirmeleri değil (i) sınırlamanın olmadığı durumda asıl anlaşmanın hayata geçirilmesinin veya sürdürülmesinin mümkün olmaması, veya (ii) asıl anlaşmanın niteliği ve pazarın özellikleri dikkate alındığında benzer durumdaki teşebbüslerin söz konusu sınırlama olmaksızın asıl anlaşmaya taraf olmayacak olması gibi nesnel koşullar dikkate alınmaktadır.
- Orantılılık koşulu ile (i) bahse konu sınırlama ile ulaşılmak istenen amaca rekabeti daha az sınırlayan başka bir araç ile ulaşılamayacak olması ve (ii) sınırlamanın kapsamının; asıl anlaşmanın amacı, coğrafi kapsamı, süresi ve tarafları ile sınırlı olması hususları dikkate alınmaktadır. Kılavuz’da aşağıdaki durumların varlığı halinde ilgili sınırlamanın orantılılık koşulunu karşılamadığının değerlendirilebileceği not edilmektedir:
- Sınırlamanın süresinin açıkça belirlenmiş olmaması veya sınırlamanın süresinin sınırlama ile ulaşılmak istenen amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla olması
- Asıl anlaşmanın uygulanması için kilit önem taşıyan çalışanlar dışındaki çalışanlara yönelik sınırlama getirilmesi yahut hangi çalışanlara yönelik sınırlama getirildiğinin açık olmaması
- Asıl anlaşmanın uygulandığı coğrafi bölgeyi aşacak şekilde sınırlama getirilmesi
- Sınırlamanın, asıl anlaşmanın taraflarından yalnızca biri veya daha az sayıdaki taraf hakkında getirilmesinin yeterli olduğu hallerde asıl anlaşmanın taraflarının tamamını veya daha fazla sayıdaki tarafı kapsayacak şekilde getirilmesi
Yukarıda açıklanan üç aşamalı inceleme sonucunda yan sınırlama niteliğinde olduğu değerlendirilen iş gücüne yönelik kısıtlamalar, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin uygulamasından muaf tutulmaktadır.
Son Değerlendirmeler
Kurum’un, uluslararası trendler ile eş doğrultuda ve kendi tarihsel yaklaşımından farklılaşarak son yıllarda iş gücü piyasalarına yönelik incelemelerini yoğunlaştırması neticesinde teşebbüsler nezdinde oluşan soru işaretlerinin işbu Kılavuz’un ortaya koymuş olduğu temel ilkeler ve açıklamalar ile birlikte giderilmesine katkı sağlandığı değerlendirilmektedir.
Kılavuz’un tam metnine ise buradan erişilebilmektedir.